Site İçi Arama

5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının her döneminde Türk kadınına büyük önem vermiştir ve Cumhuriyetin ilk yıllarında, gerçekleştirilen Atatürk Devrimlerinin büyük bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.

Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından dokuz ay önce Şubat 1923’te de şöyle diyordu:

“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir.”

Daha sonra 30 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu’da şöyle demiştir; “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.”

Atatürk devrimlerinin neticelerinden biri olarak Anayasada yapılan düzenlemeyle 5 Aralık 1934 günü kadınlar, genel seçimlere katılma ve milletvekili seçme-seçilme hakkına kavuştular. Daha önce kadınların temsil hakkına ilişkin ilk düzenleme 3 Nisan 1930 tarihli “Belediyeler Kanunu” ile yapılmış ve kadınlara yerel seçimlere katılma hakkı sağlanmıştır.Türkiye bu hakkı kadınlara tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştur.Ülkemizde kadınlar; 5 Aralık 1934’ten bu yana TBMM’de seçme ve seçilme hakkına sahipler. 1935 seçimlerinde 17 kadın ilk kez Meclis’e girmiş. 1936 yılında yapılan ara seçim sonucunda sayı 18’e yükselmiştir.

Atatürk Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından ulusumuza şöyle seslenmiştir:

“Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır.”

Seçme ve seçilme hakkının verilişi tarihsel bağlamıyla kadın haklarında son derece çağdaş ve ilerici bir yasal düzenleme olarak karşımıza çıkar. Türk Kadınlarına 1930’lu yıllarda tanınan seçme ve seçilme hakkının günümüzdeki gelişimine bakıldığında hukuken kadınlara tanınmış olan seçme ve seçilme hakkının uygulamaya dönük yüzünün kadınların özellikle seçilme hakkının sağlanmasında çok yetersiz kaldığı ve yeterince sağlıklı işlemediği görülmektedir. Hukuk ve demokrasinin en önemli koşullarından biri, insan haklarının özel olarak da kadının insan haklarının yasalarla güvence altına alınması zorunluluğudur. Siyasette, kadının hak ettiği yere sahip olmasında, partilere ve sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen sorumluluk büyüktür.

Ödemiş Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak; nüfusun yarısını oluşturan kadınların ülkemizin karar alma mekanizmalarında ve mecliste eşit sayıda yer almasını, eşit temsil edilmesini istiyoruz. Kadının insan haklarının önündeki engellerin kalkması, yasal değişikliklerin yapılması, kadın - erkek eşitliğini sağlayacak toplumsal dönüşümün sağlanması için Kadın Meclisi olarak üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz ve bu yönde çalışmalarımızı sürdürmekte kararlıyız. Toplumun yarısını oluşturan biz kadınların katılmadığı, ihmal edildiği ve önemsenmediği hiçbir çalışmanın başarı şansı yoktur. Toplumu ilerletmenin, modernleştirmenin ve geliştirmenin yolu geleceğimiz olan çocukları yetiştiren kadınların sosyal hayatın her alanında desteklenmesi ve etkin bir şekilde yer almasıyla mümkündür. Kadınların karşı karşıya kaldığı tehditlerin, kadın haklarına yönelik saldırıların arttığı günümüzde KADIN HAKLARI İÇİN MÜCADELE DAHA BİR ÖNEM TAŞIMAKTADIR.

Sözlerimizi Ulu Önder’in şu sözleriyle noktalıyoruz:” Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”